Page 10 - EY-VG_Kasim_2019_v3
P. 10
temsilcilerden tahsil edilememesi halinde de konulan sermaye Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun
hissesi ile sınırlı olmak üzere ortakların mal varlığından tahsil kararı
cihetine gidilebileceğine” hükmetmiştir.
Önceki bölümde açıklandığı üzere, Danıştay Dokuzuncu Dairesi,
Vergi Dava Daireleri Kurulu 30.04.2014 tarih ve E.2014/144, kararını limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen
K.2014/307 sayılı kararıyla; veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borçlarının şirket
ortaklarından takibinin kanuni temsilcilerin takibine bağlı olduğu
“213 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca, kanuni temsilciler, görüşüne dayandırmış; diğer Daireler ve Vergi Dava Daireleri
yerine getirmeleri gereken şirkete ait vergisel ödevlerin yerine Kurulu ise bu konuda şirket ortakları ve kanuni temsilciler
getirilmemesi nedeniyle sorumlu tutuldukları halde limited arasında öncelik sonralık bakımından sıralama olmadığını kabul
şirket ortakları doğrudan doğruya sorumlu tutulduğundan ve etmiştir.
kanuni temsilciler borcun tamamından müteselsilen sorumlu
oldukları halde ortakların sorumluluğu sermaye payına isabet İçtihatları Birleştirme Kurulu, anılan kurul ve dairelerin kararları
eden borçlarla sınırlanmış olup, kanuni temsilcilere rücu olanağı arasındaki aykırılığın aynı hukuk kurallarının değişik biçimde
sağlanmış iken ortaklara böyle imkan tanınmadığından, iki yorumlanmasından kaynaklandığı sonucuna varmış ve aykırılığın
ayrı sorumluluk durumunun aralarında sıralama yapılmasını 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 25’inci maddesi gereğince
gerektirecek nitelikte olmadığı gibi Kanun’da da böyle bir öncelik içtihadın birleştirilmesi yoluyla giderilmesine karar vermiştir.
sıralaması yapılmadığı”
Kurul, VUK’un 10’uncu maddesi, AATUHK’nın 35’inci ve
gerekçesiyle davanın reddi yolundaki kararında ısrar eden vergi mükerrer 35’inci maddeleri ile bu maddelerde değişiklik
mahkemesi kararını onamıştır. yapan Kanun hükümlerinin gerekçelerinde yer alan hüküm ve
ifadelerde kanun koyucunun, limited şirketten tahsil edilemeyen
Danıştay Üçüncü Dairesinin 10.04.2012 tarih ve E.2010/7241, veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının şirket
K.2012/1183 sayılı kararında ise;
kanuni temsilcileri ve ortaklarından takibinde öncelik-sonralık
“Ortak sıfatı ile takibi mümkün bulunan davacının, şirket ilişkisi öngörmediği sonucuna vararak;
tüzel kişiliğine ait kamu alacağından hissesi oranında sorumlu • Limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya
tutulabilmesi, kamu alacağının tüzel kişinin mal varlığından edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsiline
tahsili olanağının kalmadığının saptanmasını gerektirmekte ilişkin olarak VUK’da ve AATUHK’da, kanuni temsilci ile
olup, borçlu şirket hakkındaki takibatın sonuçlandırılıp ortak arasında bir öncelik sıralaması bulunmadığından,
sonuçlandırılmadığı da araştırıldıktan sonra oluşacak sonuca limited şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın takibine
göre karar verilmesi gerekirken, öncelikle kanuni temsilcinin başlanabilmesi için öncelikle kanuni temsilcinin takibinin
takibi gerektiği yolundaki Vergi Mahkemesi kararında yasaya gerekli olmadığına,
uygunluk görülmediği”
• İçtihadın Vergi Dava Daireleri Kurulu, Üçüncü, Dördüncü ve
gerekçesiyle aksi yöndeki vergi mahkemesi kararı bozulmuştur.
Yedinci Daire kararları doğrultusunda birleştirilmesine,
Danıştay Dördüncü Dairesince verilen 24.05.2012 tarih ve karar vermiştir.
E.2009/8328, K.2012/2051 sayılı kararda;
“Vergi Mahkemesi kararının, kanuni temsilci hakkında da takip Sonuç
yollarının tüketilmesi gerektiği yolundaki gerekçesinde yasal Limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya tahsil
isabet bulunmamakla birlikte, şirket hakkında yasal takip yolları edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsilinde
tüketilmeden ortağın takibine geçilemeyeceğinden ve davacının kanuni temsilci ve ortaklar arasında öncelik sıralaması olup
ilgili dönemde sorumluluğu yalnızca şirkete koyduğu sermaye olmadığına ilişkin Danıştay Daireleri ve Vergi Dava Daireleri
kadar olduğundan ödeme emirlerini iptal eden Vergi Mahkemesi Kurulu’nun kararları arasındaki görüş farklılığı, içtihadın
kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmediği”
birleştirilmesine konu olmuş ve Danıştay İçtihatları Birleştirme
gerekçesiyle temyiz istemi reddedilmiştir. Kurulu, limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya
edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsilinde
Danıştay Yedinci Dairesince verilen 19.02.2015 tarih ve kanuni temsilci ile ortak arasında bir öncelik sıralaması
E.2011/7163, K.2015/844 sayılı kararda ise; bulunmadığı, limited şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın
takibine başlanabilmesi için öncelikle kanuni temsilcinin
“Vergi Mahkemesi kararı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının takibinin zorunlu olmadığına karar vermiştir.
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca, limited
şirkete ait vergi borçlarının önce şirket tüzel kişiliğinden, Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemeler ve idare,
sonra kanuni temsilciden aranması, tahsil edilemezse ortağa 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 40’ıncı maddesi gereğince
gidilmesi gerektiği gerekçesine dayanmakta ise de anılan İçtihatları Birleştirme Kurulu tarafından verilen bu karara uymak
Kanun’da, ortaklar ve kanuni temsilciler yönünden farklı takip zorundadır.
usulleri düzenlenerek, aralarında takip yönünden bir sıralama
yapılmadığından Mahkemenin bu gerekçesi yerinde görülmediği” Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel
görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı
EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk
gerekçesiyle karar bozulmuştur. iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla
yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama
yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını
tavsiye ederiz.
10 Kasım 2019