Page 12 - VG_Aralik2023
P. 12
buna karşılık ekonomik istikrarın sağlanması veya kamu borç bu şekilde bir vergilendirmede mali gücün dikkate alınmadığı
stokunun azaltılmasının ise ek vergi ihdasını meşru kılan bir açık bir biçimde ortadadır. Bu durumun en basit örneğini ise
olağanüstü durum olarak değerlendirilemeyeceğini ifade zarar pozisyonundaki bazı şirketlerin de ek vergi ödemesi teşkil
etmiştir. etmektedir.
Ölçülülük kriteri için ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık Yukarıda mali güce göre vergilendirme ilkesine dair yer verilen
alt-kriterleri açısından yapılan değerlendirmede, AYM ek açıklamalar, bir boyutuyla da aslında eşitlik ilkesi ile de ilintilidir.
vergi ihdas edilmesini deprem nedeniyle oluşan acil kamu Öyle ki esasen mali güce uygun bir vergilendirme aynı zamanda
finansmanı ihtiyacını sağlamaya elverişli ve gerekli bulmuştur. eşit durumdaki mükelleflerin eşit şekilde vergilendirilmesinin
Orantılılık yönünden ise AYM bahse konu verginin tek seferlik de teminatını oluşturmaktadır. Bunun aksinden hareketle,
olması ve yüklenen külfetin motorlu taşıtların değeri karşısında mali gücün dikkate alınmadığı ek vergi uygulamasında aynı
dengesizlik arz etmediği hususlarına işaret ederek, iptali istenen konumdaki mükelleflerin vergi yüklerinin, makul bir gerekçe
düzenlemenin orantılı olduğu sonucuna ulaşmıştır. olmaksızın farklılaştığı ve dolayısıyla eşitlik ilkesinin de ihlal
edildiği sonucuna ulaşmak mümkün olacaktır.
Bunların yanında, kararda ayrıca düzenleme mali güce göre
vergilendirme ilkesi açısından da değerlendirilmiştir. AYM, Diğer yandan, düzenlemenin genellik ilkesi yönünden de
mevcut istisna ve muaflıklar da dikkate alınarak bir servet sorunlu olduğu açıktır. Bilindiği üzere, genellik ilkesi vergi
unsuru olan motorlu taşıt unsuru üzerinden vergi alınmasının yükünün toplumun geneline yayılması ve belli kişiler yahut
mali güce uygun olduğunu tespit etmiştir. Yine aynı çerçevede, gruplar üzerinde bırakılmaması anlamına gelmektedir. Buna
MTV’nin toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir vergi olduğuna karşılık, ek vergi yükü yalnızca 7440 sayılı Kanun’da sayılan
da dikkat çekilerek vergilendirmenin, vergilendirmede eşitlik ve indirim ve istisnalardan yararlanan mükellefler için söz
adalet ilkelerini de ihlal etmediği sonucuna ulaşılmıştır. konusudur. Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre Nisan 2023
itibariyle Türkiye’de 1.096.384 kurumlar vergisi mükellefi
III. Ek vergiye ilişkin Anayasa’ya aykırılık bulunmaktadır. Ancak ulusal basında çıkan haberlere göre, ek
iddiaları vergi düzenlemesi yalnızca yaklaşık 22 bin kurumlar vergisi
1
mükellefini kapsamaktadır. Bir defa yalnızca kurumlar vergisi
Ek vergiye ilişkin davalarda büyük ölçüde benzer Anayasa’ya mükelleflerinin vergi yüküne tabi kılınması başlı başına tartışmalı
aykırılık iddialarına yer verildiği görülmekte olup, aykırılık bir tercihken, kurumlar vergisi mükelleflerinin de yalnızca
iddialarına konu olan ilkeler, geriye yürümezlik bağlamında %2’sinin vergilendirilmesi genellik ilkesinin açık bir ihlali olarak
hukuki güvenlik ilkesi, mali güce göre vergilendirme ilkesi, eşitlik değerlendirilmelidir.
ilkesi, genellik ilkesi ve ölçülülük ilkesi olarak sayılabilecektir.
Son olarak, düzenlemenin temel bir hak olan mülkiyet hakkına
İlk olarak, düzenleme kapanmış bir vergilendirme dönemi olan bir müdahale niteliğinde olması hasebiyle ölçülülük yönünden
2022 yılı hesap döneminin vergisel sonuçlarını değiştirmekte de Anayasa’ya aykırılık arz ettiği yönünde iddialar da ileri
olduğundan, bu durumun geriye yürüme sonucu doğurduğu, sürülmektedir. Düzenlemenin gereklilik unsuru yönünde bir
dolayısıyla mükellefler nezdinde hukuki güvenliği zedeleyici problem arz etmediği açıktır: Zira yaşanan deprem felaketi
etkilere sahip olduğu ileri sürülmektedir. Bu noktada AYM’nin sonrasında artan kamu finansmanı ihtiyacına binaen getirilen
gerçek ve gerçek olmayan geriye yürüme şeklinde ikili bir bir ek vergi söz konusudur. Elverişlilik açısından da benzer
ayrıma gittiğini ve henüz hukuki sonuçların tam olarak bir değerlendirme yapılabilecek olup finansman ihtiyacının
doğmadığı bir vergilendirme dönemine ilişkin yapılacak karşılanması amacına karşılık ek vergi ihdas edilmesi elverişli
düzenlemenin gerçek olmayan bir geriye yürümeye vücut bir sınırlamadır. Bunlara karşılık, mali güce göre alınmayan
vereceği yönünde değerlendirme yaptığını belirtmekte fayda ek verginin kimi mükellefler için aşırı külfete yol açabileceği
görüyoruz. Ne var ki bu değerlendirmenin artık bir seneyi düşünüldüğünde, orantılılık unsuru yönünden ölçülülük ilkesinin
aşan vadelerle yapılan planlamalarla şekillenen günümüz ticari ihlal edildiği söylenebilecektir.
hayatının gerekleriyle uyumlu olduğu söylenemeyebilecektir.
Ayrıca bahse konu düzenleme özelinde de aslında hesap IV. AYM’nin ek MTV kararındaki gerekçe ile ek
döneminin 31.12.2022 tarihi itibarıyla kapandığı ve vergiye ilişkin Anayasa’ya aykırılık iddialarının
vergilendirme işlemleri her ne kadar düzenlemeden sonra kıyaslanması
gerçekleştirilecekse de bu işlemlerin esas alacağı olaylar çoktan
gerçekleşmiş olduğu dikkate alındığında gerçek olmayan bir AYM’nin ek MTV kararının gerekçesi incelendiğinde, ek verginin
geriye yürümeden kolaylıkla bahsedilemeyeceği kanaati hasıl Anayasa’ya aykırılığı yönünden ileri sürülen iddialara konu
olmaktadır. olan benzer kavramlar üzerinden tartışmalar yürütüldüğü
görülecektir. Elbette netice itibarıyla vergilerin Anayasa’ya
Anayasa’ya aykırılık iddialarının bir diğeri ise mali güce göre aykırılığı iddiası söz konusu olduğundan benzer kavramlar ve
vergilendirme ilkesinin ihlal edildiğidir. Öyle ki ek verginin ilkeler üzerinden değerlendirmelerin yapılması şaşırtıcı değildir.
matrahı 2022 yılında yararlanılan indirim ve istisnalardan Bununla birlikte her iki verginin çeşitli yönlerden farklılık
ibarettir. Gerçekten günümüzde mali gücün gelir (kazanç), arz etmesi nedeniyle benzer kavramlar üzerinden yapılacak
harcama ve servet ekonomik unsurları üzerinden tespit edilmesi olmasına rağmen değerlendirmelerin de sonuçları itibarıyla
esasken, bir vergilendirme döneminde yararlanılan indirim farklılık arz edeceği düşünülebilecektir. Çalışmanın bu kısmında,
ve istisnaların, bu üç ekonomik unsurdan hiçbirine tekabül ek vergiye yönelik iddialar ile Anayasa Mahkemesi’nin ek MTV
etmediği yahut bunları kavrama imkânı olmadığı ve dolayısıyla kararının gerekçesindeki tespitler kıyaslanacaktır.
1 Örnek kabilinden, https://www.gazeteduvar.com.tr/sirketlere-tek-seferlik-deprem-vergisi-haber-1607312
12