Page 2 - EY-VG_Nisan_2019_v7
P. 2
Vergide Gündem
Abdulkadir Kahraman
Türkiye’nin dijital ekonomi vergilemesi
“vergide korumacılık” mı?
İçinde bulunduğumuz zaman “dijital çağ” olarak öne çıkıyor. Mal satmak, hizmet sunmak
için artık “sanal bir mecraya” sahip olmak yeterli. Günümüzde başka bir ülkede faaliyet
için “sabit iş yerine” ihtiyaç yok. AirBnB, Alibaba, Twitter, Facebook ve Instagram gibi
şirketler örnek teşkil ediyor. Söz konusu şirketlerin “pazar değerleri” milyar dolarlar ile
ifade ediliyor. Peki, dijital şirketlerin vergilendirilmeleri kolay mı? Önce “bu şirketlerin
kamuoyunda algıları nasıl?” sorusuna kısa bir göz atalım.
1. Dijital şirketler “neden” göze batıyor?
Dijital şirketler kazançlarını yalnız “kanuni veya iş merkezlerinin” olduğu pazarlardan
elde etmiyor. Bu şirketlerin çevrim içi (online) olan kullanıcılara erişmesi kazanç elde
etmeleri için yeterli oluyor.
Ancak soru dijital şirketlerin “vergi algısı nasıl?” konusuna gelince tartışma başlıyor.
Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke vergi idareleri ve kamuoyu bu şirketlerin
yeterince vergi ödediklerini düşünmüyor. AB’de yapılan bir araştırmaya göre AB
ülkeleri vatandaşlarının yaklaşık % 75’i, AB’nin dijital şirketlerin sebep olduğu vergi
kayıp kaçağına karşı mücadele etmesini bekliyor. Çünkü katılımcıların %75’i mevcut
uluslararası vergi kuralları sayesinde, “dijital iş modelleriyle” faaliyette bulunan
şirketlerin vergi yüklerini düşük seviyelerde tuttuğunu düşünüyor.
Dijital iş modelleri, “fiziki iş yeri” olmaksızın dijital şirketlerin faaliyet yapmalarına imkân
veriyor. “Fiziki iş yerine bağlı vergileme kuralları”, dijitalleşen ekonomi öncesindeki
uygulanabilirken, dijital şirket gelirini kavramada etkin değil. Çünkü “dijital ekonomide
değer zinciri” farklılaştı. Örnek vermek gerekirse artık müzik dinlemek için kaset veya
CD satın almanız gerekmiyor. Müzik yayını yapan bir “uygulama” ile “müzik dinleme”
ihtiyacınızı hızla ve daha uygun bir maliyetle, hatta bedelsiz olarak giderebilmek
mümkün hale geldi.
Birçok ülke “fiziki iş yeri” sahibi olmasa da dijital şirketlerin kendi pazarlarından yüksek
gelir elde ettiklerini ve kaynak ülke olarak bu kazançlar üzerinden şirketlerin “vergi
ödemeleri” gerektiği görüşünde. Bu çerçevede, Türkiye’de dâhil ülkeler dijitalleşen
ekonomi vergilemesi ile ilgili “sorumlu sıfatı ile KDV”, “ciro” veya “dengeleme vergisi”
gibi adlar altında vergi düzenlemeleri yaptı, yapıyor.
2. Dijitalleşen ekonomi vergilemesi için küresel çözüm var mı?
Hükümetler dijital şirketlerin vergi yükünü yakından takip ediyor. Türkiye’nin de
aralarında olduğu G20 ülkeleri “dijital şirketlerin vergilendirilmesi” için” harekete geçmiş
durumda. Bu şirketlerin vergilendirilmesi için G20, OECD’nin liderliğinde “Matrah
Aşındırması ve Kar Aktarımı" (“BEPS”) adıyla kapsamlı bir çalışma yaptı. OECD, “BEPS”
Eylem Planı kapsamında 1 Nolu Aksiyonu altında “dijital ekonominin vergi zorluklarını”
ele alan bir “Ara Rapor” yayımladı. Fakat OECD bu Raporda üye ülkelere bir vergileme
yöntemi öneremedi. Çünkü çözüm konusunda üyeler arasında “uzlaşı” sağlanamadığı
için “OECD bir öneri” geliştiremiyor.
Bu konuda OECD son olarak, 23 Ocak 2019 tarihinde “dijitalleşen ekonominin vergileme
zorluklarının değerlendirilmesiyle ilgili politika notu” yayımladı. Bu notta OECD,
2 Nisan 2019