Page 3 - EY-VG_Agustos_2020_v4
P. 3

2005/9831 sayılı ve 4.12.1984 tarihli Karar gereği yıllık %9   Ancak yukarıda yer verilen yasa koyucunun iradesi ve AYM
          oranında temerrüt faizi uygulanması gerekmektedir. Ancak   karar gerekçelerinden de anlaşılacağı üzere “temerrüt faizi”,
          TCMB’nin önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslara   kişinin mülkiyetindeki alacak konusu parayı zamanında
          uyguladığı oran %9’dan fazla ise arada sözleşme olmasa bile   alamaması nedeniyle uğradığı “zarar karşılığı” ödenmektedir.
          “ticarî işlerde temerrüt faizi” bu orana göre istenebilir.   Hatta kişinin “temerrüt faizini” aşan zararını delilleriyle
                                                              mahkemeye sunması halinde aşkın zararının da karşılanması
          Yargı kararlarında temerrüt                         kanun hükmü gereğidir. Bu nedenlerle, temerrüt faizleri vergi
                                                              matrahına dahil gelir olmadığı kanaatindeyiz. Yapılan ödemenin
          AYM’nin E.1997/34, K.1998/79 sayılı Karar ve 15.12.1998   “temerrüt faizi” olarak adlandırılması, vergilenmesi sonucunu
          tarihli kararında belirttiği üzere, yasal faiz veya temerrüt faizi   doğurmamalıdır.
          oranlarının ülkemizdeki enflasyon ve enflasyona bağlı olarak
          oluşan döviz kuru, mevduat faizi, hazine bonosu ve devlet tahvili   İdarenin “temerrüt faizi” ödemelerini “alacak faizi” sayma
          faiz oranlarından düşük olması nedeniyle borcunu vadesinde   yaklaşımımı karşısında alacaklıların bu hususu kendi vergi
          ödemeyen borçlunun bu durumdan yararlandığı, alacaklının ise   danışmanları ile değerlendirerek karar vermelerini öneririz.
          zarara uğradığı kabul edilmekte ve bu zarar karşılığı ödendiği
          kabul edilmektedir.                                 Temerrüt faizi gelir değil, sermaye kaybı karşılığıdır.

          Benzer şekilde AYM’nin E.2008/58, K.2011/37 sayılı ve   Bu yazı Ekonomist dergisinin 26 Temmuz 2020 tarihli 2020/23.
          10.2.2011 tarihli kararında da belirtildiği üzere Mahkeme;   sayısında yayınlanmıştır.
          mülkiyete dahil alacağın vadesinde ödenmemesi nedeniyle
          alacak vadesi ile ödeme tarihi arasında geçen sürede
          enflasyondan kaynaklanan değer kaybı ile ortaya çıkan aşınma
          ile kişinin mülkiyetinin gerçek değeri azaldığı gibi, bahse konu
          sürede söz konusu varlığın tasarruf veya yatırım aracı olarak
          gelirinden mahrum kalınmakta, getirisinden faydalanmanın
          mümkün olmamasının kişilerin mülkiyet haklarını sınırlandırdığı
          görüşündedir. AYM’nin bu kararlarında yer alan Yargıtay
          kararlarında da benzer yaklaşımları görülmektedir.

          Dolayısıyla hem yasa koyucunun iradesi hem de yargıya
          yansıyan uyuşmazlıklarla ilgili mahkeme kararlarında temerrüt
          faizi, “bir gelir veya irat” değil sermayeyi temsil eden para
          borcunun ödenmesi gereken vadede ödenmemesi nedeniyle
          “alacaklının zarara uğraması” ve bu zararın ülkenin içinde
          bulunduğu ekonomik konjonktür (enflasyon oranı ve enflasyona
          bağlı olarak ortaya çıkan faiz oranı gibi) dikkate alarak belli bir
          oranda olacağı anlayışına dayanmaktadır. Dolayısıyla, temerrüt
          faizinin ödenmesi gerekçesi özünde alacaklının uğradığı zararın
          tazmininden ibarettir.

          Temerrüt faizi vergilenir mi?

          Maliye İdaresi ise genel olarak mahkeme kararlarına
          istinaden yapılan faiz ödemelerini “alacak faizi” kapsamında
          değerlendirmek suretiyle vergilendirme eğilimindedir. Örnek
          vermek gerekirse Gelir İdaresi Başkanlığı B.07.GEL.0.40/4041-
          33/57420 sayı ve 30.12.1997 tarihli özelgede özetle; “mal
          sahipleri adına ödenecek işgal tazminatının Gelir Vergisi
          Kanunu’nun 94'üncü maddesi uyarınca gelir vergisi stopajına
          tabi olmadığı, ancak kira gelirinden ayrı olarak mahkeme
          tarafından ödenmesine hükmedilen %30 oranındaki yasal
          faiz oranındaki işgal tazminatının alacak faizi niteliğinde
          olması nedeniyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 85, 86 ve 87'nci
          maddelerine göre menkul sermaye iradı olarak yıllık gelir vergisi
          beyannamesi ile beyan edilmesi gerektiği” görüşündedir.

          Borçlunun aldığı borcu geri ödemede temerrüde düşmesi
          üzerine, alacaklı tarafından başlatılan “temerrüt faizi” talepli
          uyuşmazlıklarda borçlu aleyhine verilen mahkeme kararı üzerine   Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel
          alacaklılar genellikle icra takibi ile alacağı ve temerrüt faizini   görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı
          tahsil edebilmektedir. Bu süreçte icra müdürlükleri tarafından   EY ve/veya Kuzey YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.’ye sorumluluk
          çıkarılan icra emirlerinde de takip tutarları, asıl alacak dışında   iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla
          temerrüt faizine ilişkin “işlemiş faiz” kullanımı da vergi idaresinin   yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama
                                                              yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını
          vergileme yaklaşımında etkili olabilmektedir.       tavsiye ederiz.
                                                       Ağustos 2020                                             3
   1   2   3   4   5   6   7   8