Page 4 - EY-VG_Haziran_2019_v4
P. 4
Vergide Gündem
Stj. Av. Demet Selin Gündoğdu
Kanuni süresinden sonra idarenin talebi
doğrultusunda ihtirazi kayıtla verilen
düzeltme beyannamelerinin dava
edilebilirliğinin yargı kararları ışığında
değerlendirilmesi
I. Giriş
Kanuni süresi içerisinde verilen bir beyannamenin eksik ve/veya hatalı olduğu
durumlarda mükellefler tarafından kanuni süre geçmeden veya kanuni süre geçtikten
sonra bu hata ve/veya eksiklikleri düzeltici mahiyette verilebilecek olan yeni beyanname
“düzeltme beyannamesi” olarak adlandırılmaktadır.
Vergi İdaresince 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) 30. maddesinin (2) fıkrası
uyarınca resen tarhiyat yapılması gereken hallerde, İdarenin talebi doğrultusunda
mükelleflerden beyanlarının düzeltilmesinin istendiği görülmektedir.
Mükellefler ise İdare ile aynı kanaatte olmadığında ve beyan ettikleri matrah veya
matrah kısmına ilişkin dava açma haklarını saklı tutmak adına düzeltme beyannamelerini
ihtirazi kayıt koyarak vermektedirler.
Danıştay’ın yakın tarihli içtihatlarında, ihtirazi kaydın vergi kanunlarında öngörülen
zamanlarda verilen düzeltme beyannamelerine konulabileceği aksi takdirde ihtirazi
kaydın tahakkuka etkisi bulunmadığı gerekçeleriyle kanuni süresinden sonra verilen
düzeltme beyannamelerine ihtirazî kayıt konularak tahakkuk ettirilen vergilerin idari
davaya konu edilemeyeceği yönünde hüküm kurulmaktaydı.
Ancak Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 3 Nisan 2019 tarihli Resmî Gazete’de
yayımlanan 27.02.2019 tarih ve 2015/15100 başvuru numaralı kararı ile kanuni
süresinden sonra idarenin talebi ile ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri
üzerinden yapılan vergi tarhiyatlarına ve cezalarına karşı açılan davaların esası
incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmedilmiştir.
Bu yazımızda, AYM’nin 27.02.2019 tarih ve 2015/15100 başvuru numaralı kararı ile
konuya ilişkin verilmiş olan mahkeme kararları ışığında değerlendirme yapılacaktır.
II. Beyana dayalı tarhiyata karşı dava açılması
Bilindiği üzere, Türk vergi sisteminde birçok vergi için esas kabul edilen beyana dayalı
tarh usulüne göre, mükelleflerce matrah vergi idaresine bildirilmektedir.
Saygılarımla,
Türk vergi sistemi mükellefler tarafından elde edilen gelirlerin yine mükelleflerce
beyanname ile İdareye bildirilmesine dayalı (beyan usulü) bir sistemdir. VUK’un 378.
maddesi uyarınca mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh
edilen vergilere karşı dava açamazlar.
Beyana dayalı olarak yapılan tarhiyata karşı dava açılamayacağına ilişkin husus VUK’un
“Dava Konusu” başlıklı 378. maddesinde; “Vergi mahkemesinde dava açabilmek için
verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının
tebliğ edilmiş olması; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin
yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması lazımdır. Mükellefler
Haziran 2019an 2019
4 Hazir